DEVAM: 122. Hazarda
Teyemmüm
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
الْمَوْصِلِيُّ
أَبُو
عَلِيٍّ
أَخْبَرَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ ثَابِتٍ
الْعَبْدِيُّ
أَخْبَرَنَا
نَافِعٌ
قَالَ
انْطَلَقْتُ
مَعَ ابْنِ عُمَرَ
فِي حَاجَةٍ
إِلَى ابْنِ
عَبَّاسٍ فَقَضَى
ابْنُ عُمَرَ
حَاجَتَهُ
فَكَانَ مِنْ حَدِيثِهِ
يَوْمَئِذٍ
أَنْ قَالَ
مَرَّ رَجُلٌ
عَلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي سِكَّةٍ
مِنْ السِّكَكِ
وَقَدْ
خَرَجَ مِنْ
غَائِطٍ أَوْ
بَوْلٍ
فَسَلَّمَ
عَلَيْهِ
فَلَمْ
يَرُدَّ
عَلَيْهِ
حَتَّى إِذَا
كَادَ
الرَّجُلُ
أَنْ
يَتَوَارَى فِي
السِّكَّةِ
ضَرَبَ
بِيَدَيْهِ
عَلَى الْحَائِطِ
وَمَسَحَ
بِهِمَا
وَجْهَهُ ثُمَّ
ضَرَبَ
ضَرْبَةً
أُخْرَى
فَمَسَحَ
ذِرَاعَيْهِ
ثُمَّ رَدَّ
عَلَى
الرَّجُلِ
السَّلَامَ
وَقَالَ إِنَّهُ
لَمْ
يَمْنَعْنِي
أَنْ أَرُدَّ
عَلَيْكَ
السَّلَامَ
إِلَّا
أَنِّي لَمْ
أَكُنْ عَلَى
طُهْرٍ قَالَ
أَبُو دَاوُد
سَمِعْت
أَحْمَدَ
بْنَ
حَنْبَلٍ
يَقُولُ
رَوَى مُحَمَّدُ
بْنُ ثَابِتٍ
حَدِيثًا
مُنْكَرًا فِي
التَّيَمُّمِ
قَالَ ابْنُ
دَاسَةَ قَالَ
أَبُو دَاوُد
لَمْ
يُتَابَعْ
مُحَمَّدُ
بْنُ ثَابِتٍ
فِي هَذِهِ
الْقِصَّةِ
عَلَى
ضَرْبَتَيْنِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَرَوَوْهُ
فِعْلَ ابْنِ
عُمَرَ
(Abdullah bin Ömer'in
azatlısı) Nafi' demiştir ki; Bir ihtiyaç için ibn Ömer'le beraber İbn Abbas'a
gittik. İbn Ömer, (İbn Abbas'la ilgili olan) ihtiyacını giderdi, (sonra
döndük). İbn Ömer o günkü konuşması arasında şöyle dedi: (Medine) yollar(m)dan
birinde bir adam büyük veya küçük abdestinden çıkmış olan Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e rastlayıp selam verdi. Fakat Efendimiz selamını
almadı. Adam nerede ise sokakta kayboluyordu (uzaklaşmıştı) ki, Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini duvara vurdu yüzünü mesnetti. Sonra
tekrar vurdu, kollarını meshetti, sonra da adamın selamını iade edip şöyle
buyurdu: "Selamını almadığıma sebep abdestsiz olmamdan başka bir şey
değildir."
Ebu Davud dedi ki; Ahmed
bin Hanbel'i, "(Bu hadisin raviierinden olan) Muhammed bin Sabit teyemmüm
hakkında münker bir hadis rivayet etti" derken işittim. (Ebu Davud'un
talebelerinden) ibn Dase de şöyle demiştir: Ebu Davud; "Bu kıssadaki yere
iki defa vurmanın Resulullah (s.a.v.)'den nakledildiğinde Muhammed bin Sabit'e
mutabeat edilmemiştir. (Başkaları) onu İbn Ömer'in fiili olarak rivayet
etmişlerdir" dedi.
Hadisi sadece Ebu
Davud rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: SENED: Musannifin bu son ilaveleri yapmaktan maksadı hadisin
zayıflığına işarettir. Ayni, Buhari'nin, Muhammed b, Sabit'in bu hadisi
Resulullah'a kadar ref etmesini red ettiğini söylerken, Hattabi de Muhammed bin
Sabit'in hadisi ile amel edilemeyecek kadar zayıf bir ravi olduğunu, bu yüzden
bu hadisin sahih olmadığını kaydeder. Beyhaki ise, bazı Hafızların bu hadisin
Resulullah'a ref'ini inkar ettiklerini, bir gurubun da bunu Nafi'den İbn
Ömer'in fiili olarak rivayet ettiklerini söylemiştir. Daha sonra bu hadisin
ref'inin münker olmadığını, Müslim bin İbrahim'in Muhammed bin Sabit'i övüp
ondan rivayette bulunduğunu ilave etmiştir.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın yolda karşılaştığı sahabinin kim olduğu bu
hadiste tasrih edilmemiştir. Fakat eğer bu hadise, evvelki Hadiste beyan edilen
hadisenin aynısı ise, o zatın Ebu'l-Cuheym olması gerekir.
METİN: Efendimizin bu zatın selamını almaması Hadiste de beyan edildiği
üzere abdesti olmadığından dolayıdır. Bu konuda Ayni, İbn'l-Cevzi'nin şöyle
dediğini söylemiştir: "Ya, Selam Allah'ın isimlerinden biri olduğu için,
Resulullah abdestsizken selam almayı doğru bulmamıştır, ya da önceden hüküm bu
iken sonradan değişmiştir."
Tahavi,
şerhinde ise "Abdestsiz iken selam aimayı men'eden hadis abdest ayeti ile
neshedümiştir. Bu hükümün ''Resulullah her zaman Allah'ı zikrederdi"
mealindeki Hz. Aişe hadisi ile neshedildiği de söylenmiştir"
denilmektedir.